SEO WordPress için nasıl yapılıyor?

Solda gülümseyen ve elinde bilgisayar tutan kadın görseli, onun üzerinde KD logosu. Sağda SEO wordpress yazısı.

“SEO” denince aklınıza ilk olarak ne geliyor? Belki de arama motorlarında üst sıralarda çıkmak için yapılan sihirli dokunuşlar, belki web sitenizin insanların gözünde parıldamasını sağlayan birer reçete, belki de uzun uzadıya kelime analizleri, teknik optimizasyonlar ve sonsuz bir test süreci… Evet, hepsi bir nebze doğru. “WordPress SEO” ise, bu denklemde WordPress tabanlı web siteleri için bir nevi altın bilezik işlevi görüyor. Günümüzde internetteki sitelerin hatırı sayılır bir kısmı WordPress altyapısını tercih ediyor. Bu da “WordPress SEO”yu bir anda herkesin dilinde dolaşan bir kavrama dönüştürdü. Eskiden bir mağaza sahibiyseniz dükkânınızın tabelası ne kadar göz alıcıysa insanlar gelip bakarlardı; bugün ise çevrimiçi dünyada tabelayı Google, Bing ve benzeri arama motorlarına dönük asmak gerekiyor. İşte WordPress SEO tam olarak bu tabela işlevini üstlenir. Fakat tabelanızın üstünde ne yazdığı da önemli, onu nasıl astığınız da.

WordPress SEO işlemleri, kullanılacak eklentilerle kolaylıkla yapılabilir. All in one SEO, Yoast SEO gibi araçlar işimizi bir hayli kolaylaştırır.

WordPress SEO Neden Önemlidir?

WordPress kullanıyorsanız, muhtemelen hali hazırda “Kolay, kullanışlı ve özelleştirmesi basit!” cümlelerini defalarca duymuşsunuzdur. Ancak kolay kullanım tek başına bir siteyi zirveye taşımıyor. Arama motorları nezdinde üst sıralara tırmanmak, ister yeni açılmış bir blog ister on binlerce ürünün sergilendiği bir e-ticaret sitesi olsun, SEO’ya gösterdiğiniz özenle doğrudan ilintilidir.

Eski zamanlarda çarşıda, pazarda tezgâh açmak gibi düşünün: Tezgâhınızı en işlek yere koyabilirseniz daha çok satış yapar, daha çok kişinin ilgisini çekersiniz. İşte Google gibi arama motorları da “işlek caddelerdir.” Bu caddede öne çıkmak için WordPress sitenizin tema seçiminden içerik optimizasyonuna, site hızından mobil uyumluluğa, link inşasından güvenlik önlemlerine dek her noktada SEO mantığını gözetmeniz gerekir. Çünkü Google, “Ben kullanıcılarımın en iyi deneyimi yaşamasını isterim” diyor ve siz de bu konuda Google’a ne kadar yardımcı olursanız, o kadar “işlek” bir konuma yerleşiyorsunuz.

Bu noktada şunu söylemekte fayda var: Teknik açıdan mükemmel bir WordPress site, kusursuz temalar, hızlı sunucular… Tüm bunlar yine de tek başına yeterli olmayabilir. Zira içerik, hâlâ kral. Bir e-ticaret sitesindeki ürün açıklamalarından tutun da bir blog yazısına kadar her şeyin arkasında “Bu yazı ya da sayfa, okura ne fayda sağlıyor?” sorusuna verilen cevap yatmalı. Arama motorları kullanıcılarının sorunlarını çözmeye odaklanır. Bu nedenle sitenizin, kullanıcıların sorularına doyurucu yanıtlar veren içeriklerle donatılması gerekiyor. İşte bu içerikler doğru SEO teknikleriyle süslenince, rüzgârı arkanıza almış oluyorsunuz.

WordPress Temel SEO Bileşenleri

WordPress’te SEO temelde üç ana dala ayrılır: On-Page SEO (içerik içinde yaptığınız optimizasyonlar), Off-Page SEO (başka sitelerden sizin sitenize gelen linkler, sosyal medya sinyalleri vb.) ve Teknik SEO (site altyapısı, hız, mobil uyumluluk, güvenlik, HTTPS, yapılandırılmış veriler vs.). Her bir dal, puzzle’ın bir parçası gibidir. Öyle bir puzzle düşünün ki parçalar birbirini mükemmel tamamlamak zorunda. Aksi halde puzzle asla bütünleşik resme dönüşmez.

On-Page WordPress SEO

Anahtar kelime araştırması, başlık etiketleri (H1, H2, H3…), meta açıklamaları, kaliteli içerik, düzgün URL yapısı, görsel optimizasyonu, dahili link inşası gibi unsurları kapsar. Bu ögelerin her biri kullanıcının gördüğü “vitrinin” bir parçasıdır ve arama motorlarının da dikkat ettiği ilk şey bu vitrindir.

Off-Page Wordress SEO

Sitenize gelen doğal backlink’ler, sosyal medyada paylaşım oranları, marka bilinirliği, çevrimiçi itibar yönetimi… Arama motorları için “Bu site ne kadar güvenilir?” sorusunu cevaplar. Dış bağlantıların kalitesi yüksek olmalı. Örneğin alanında uzman, prestijli sitelerden gelen linkler, sitenizin otoritesini artırır.

WordPress Teknik SEO

Burada site haritalarınızdan tutun SSL sertifikası, site hızı, mobil uyumluluk, taranma kolaylığı, robots.txt dosyaları ve güvenlik önlemlerine kadar sayısız teknik detay devreye girer. Örneğin bir e-ticaret sitesinde ürün sayfalarının Google tarafından indekslenmesi veya blog içeriği olan sitelerde AMP entegrasyonu gibi konular da teknik SEO ile ilintilidir.

Bu üç bileşenin her biri, WordPress SEO çarkının dişlilerini oluşturur. Dişlilerden biri bozuksa, çarkın tüm dönüş hızı yavaşlar ve enerjinizi boşa harcarsınız.

Tema Seçiminin WordPress SEO’ya Etkisi

Tema seçimi, bazen “Yahu şunun tasarımı güzel, renk uyumu da hoş, al gitsin” denilerek geçiştiriliyor. Oysa ki WordPress teması, sitenizin iskelet yapısıdır. Eğer CSS/HTML/JavaScript karması “gereksiz” bir yığın hâlindeyse, sayfa yükleme hızınız olumsuz etkilenir ve bu durum SEO performansınızın düşmesine yol açar. Ayrıca temanın mobil uyumluluğu, güvenlik açıklarına karşı aldığı önlemler, SEO eklentileriyle uyumu gibi konular da önem taşır.

Hani bir restoran açtığınızda, mekânın mutfağının da salonunun da iyi tasarlanmış olması gerekir ya… Mutfak yemek için, salon müşterileri ağırlamak için. Temanız da aynen böyle bir stratejik rol oynar. Örneğin harika bir slider (kayan görseller) özelliği var diye bir temayı seçersiniz, fakat o slider yüzünden site hızınız taban yapar. Sonrasında “Neden sıralamam düştü?” diye hayıflanırsınız. Güzellik uğruna performanstan ödün vermemek önemli. Zira SEO denilen şey, “içerik, performans ve altyapı” üçgeninin kesişim kümesinde en parlak noktada var olur.

Tema seçerken aşağıdaki detaylara dikkat ediniz.

  • Kod Temizliği: Temanın HTML5 standartlarına uygun, w3c onaylı ve hafif kod yapısı olması.
  • Responsive Tasarım: Mobil cihazlarda sorunsuz görünüm, Google’ın mobil öncelikli indekslemesinde avantaj sağlar.
  • Hız Optimizasyonu: Kodun gereksiz yer kaplamaması, resimlerin düzgün sıkıştırılması gibi faktörler.
  • SEO Eklentileriyle Uyum: Yoast SEO, Rank Math, All in One SEO gibi popüler eklentilerle düzgün entegre olabilme kabiliyeti.
  • Schema Markup Desteği: Temanın Schema.org işaretlemelerine kısmen veya tamamen destek vermesi (zengin sonuçlar için birebir).

Tema seçimini bir kez yapıp sonsuza dek unutmayın. Düzenli olarak güncellemeler alan bir tema olması da “yarın bir gün WordPress sürümü değiştiğinde kırılır mı?” sorusuna karşı sizi güvende tutar.

WordPress SEO Eklentileri: Yol Arkadaşlarınız

WordPress eklentileri, SEO sürecinde en büyük destekçilerimiz. Manuel olarak yapabileceğiniz binbir tane ayarı, bir panel içerisinde sunarak büyük kolaylık sağlarlar. Çok farklı seçenekler var, her birinin avantajları farklı. Bunların en popülerleri:

Yoast SEO

Kimileri onu “WordPress SEO eklentilerinin babası” diye adlandırır. Meta etiket ayarları, XML site haritası oluşturma, okunabilirlik analizi, odak anahtar kelime belirleme gibi geniş yelpazede hizmet verir.

Rank Math

Yeni nesil bir eklenti olarak oldukça kullanıcı dostu bir arayüze ve ileri seviye schema özelleştirmelerine sahiptir. Ek olarak çok sayıda hedef anahtar kelime belirlemeye olanak tanır.

All in One SEO Pack

Bu eklenti de Yoast gibi bir “klasik” sayılabilir. Hem XML site haritası oluşturur hem de meta etiket yönetimi sunar.

SEOPress

Hafif ama işlevsel bir seçenek. Google Analytics ve Matomo gibi analitik araçlarıyla kolayca entegre olur.

The SEO Framework

Sadeliğiyle ön plana çıkan, otomatik meta etiket oluşturma ve spam koruması gibi ek özelliklerle gelen minimalist bir eklentidir.

Ancak tüm bu eklentiler size sadece rehberlik eder. Örneğin Yoast SEO, içeriğinizin “okunabilirlik” skorunu düşük buldu diyelim; orada “Bu cümle çok uzun, biraz böl,” “Aktif değil de pasif cümlelerden kurtul,” gibi uyarılar verir. Bu uyarılara uyup uymamak yine sizin tercihiniz, ama SEO açısından kazanç elde etmek istiyorsanız bu tavsiyeleri dinlemeniz önemlidir. Eklentiler sizin adınıza her şeyi düzeltmez, sadece nereye bakmanız gerektiğini gösterirler.

Permalink (Kalıcı Bağlantı) Yapısı ve WordPress SEO

Permalink yani kalıcı bağlantı, bir sayfanın URL yapısını ifade eder. Örneğin “www.siteniz.com/?p=123” gibi bir yapı yerine “www.siteniz.com/seo-wordpress-ipuclari” demek her zaman için daha avantajlıdır. Bunun temel sebepleri:

  • Kullanıcı Deneyimi: Okuyucular URL’den ne bekleyeceklerini anlayabilirler.
  • Anahtar Kelime Sinyali: Arama motorları URL’de yer alan kelimelere de bakarlar.
  • Paylaşım Kolaylığı: Kısa ve anlamlı URL’ler kolay akılda kalır, sosyal medya paylaşımlarında daha iyi görünür.

WordPress’te Permalink ayarlarına girdiğinizde sıklıkla “Post name” seçeneği önerilir. Çünkü bu başlığınızı direkt URL’de göstermenizi sağlar. Örneğin “https://siteniz.com/seo-wordpress-ipuclari”. Ama dikkat etmeniz gereken en önemli husus, tarihleri veya kategori isimlerini her zaman eklemek zorunda olmamanız. Bazıları “https://siteniz.com/2025/09/seo-trendleri” şeklinde kullanıyor, ancak tarihler eskidiğinde içerik “bayatlamış” gibi algılanabiliyor. Yeni başlayanlar için en temiz yaklaşım “Post name” kullanarak odak kelimeleri yansıtan URL’ler oluşturmak olur.

Bir de URL’lerde mutlaka kısa tutmaya özen gösterin. “Yalnızca SEO” ifadesi ile “Yalnızca-SEO-yaparak-bu-dünyada-nasıl-basarili-olurum” gibi aşırı uzun bir URL arasında SEO açısından da kullanıcı deneyimi açısından da fark var. Kısa ve öz her zaman makbuldür.

XML Site Haritaları

XML site haritası, sitenizdeki önemli URL’leri listeleyen ve arama motorlarının bu URL’leri daha kolay bulmasını sağlayan bir kılavuz belgesi gibidir. Kendi kendinize “Benim sitem zaten WordPress, Google her şeyi bulur” demeyin. Bazı sayfalar çok derinlerde gömülü olabilir veya kategorik yapınızda “herkesi” ilgilendirmeyen, ama yine de önemli olan sayfalar vardır. Site haritası, Googlebot gibi arama motoru botlarına rehberlik yaparak “Gel buradan gir, şunları sakın kaçırma!” diye adeta yol gösterir.

WordPress 5.5 ve üzeri sürümlerinde varsayılan olarak bir site haritası bulunuyor. Fakat Yoast SEO veya Rank Math gibi eklentiler çok daha kapsamlı site haritaları oluşturabilir ve içeriğinizi hangi kategoride, hangi etiket altında göreceklerini net şekilde bildirirler. Site haritasını oluşturduktan sonra Google Search Console ya da Bing Webmaster Tools’a eklemek, “Ben buradayım!” demenin en kesin yoludur. Bu “Yeni bir ürün çıkardım, buyurun sergileyin!” diyen bir mağaza sahibine benzer; sergilemezseniz kimse varlığından haberdar olmaz.

Site Hızı Optimizasyonu

İnternette bir sayfa 3 saniyeden uzun sürede yüklendiğinde kullanıcının yarıdan fazlası siteyi terk etmeye meyilli. Hatta 1 saniye bile Google gibi arama motorları için kritik bir fark yaratabiliyor. İşte bu site hızının SEO’daki önemini özetleyen en net istatistiklerden biri. WordPress siteler, özellikle ağır temalar ve yığınla eklentinin bir arada kullanılmasıyla yavaşlayabiliyor. Bu nedenle site hızını optimize etmek şart.

Caching (Önbellekleme)

WP Super Cache, W3 Total Cache, WP Rocket gibi eklentiler sunucunun sayfayı her seferinde yeniden oluşturmasını engelleyerek daha hızlı yükleme süreleri sağlar.

Resim Optimizasyonu

HD görseller ne kadar göz alıcı olsa da sayfa açılırken “Ah biraz daha bekleyin” derseniz kullanıcı kaçar gider. Smush, ShortPixel, Imagify gibi eklentiler görüntüleri sıkıştırır; görsel kalitesinde göze batan bir düşüş olmadan boyutu küçültür.

CDN Kullanımı

İçerik Dağıtım Ağı (CDN) sayesinde, statik dosyalar farklı coğrafi konumlarda yer alan sunucular üzerinden kullanıcılara en yakın lokasyondan iletilir. Cloudflare veya KeyCDN gibi servisler bu konuda yardımcıdır.

GZIP Sıkıştırma

GZIP, sunucuyla tarayıcı arasındaki veri aktarımını sıkıştırır. Pek çok cache eklentisi veya sunucu ayarı üzerinden aktifleştirilebilir.

Kod Minifikasyonu

HTML, CSS ve JS dosyalarındaki gereksiz boşluk, yorum veya satırları sıkıştırma işlemidir. WP Rocket gibi eklentiler tek tıkla bu işi hallediyor.

Hız optimizasyonu daima bir denge işidir. Tamamen hız uğruna sitenin görselliğinden vazgeçmek de kullanıcı deneyimini baltalar. Ama makul ölçüde animasyonlu efektler, çok büyük olmayan resimler, optimize edilmiş bir kod yapısı sitenizi hem göz alıcı kılar hem de hız avantajını korur.

Mobil Optimizasyon

Google, mobil öncelikli indeksleme (mobile-first indexing) duyurusunu yaptığından beri her şey değişti. Yaklaşık 15-20 sene önce cep telefonundan internete giren insan sayısı kısıtlıydı, ama şimdi neredeyse çoğumuzun cebinde yüksek çözünürlüklü ekranlara sahip akıllı telefonlar var ve internete buradan bağlanıyoruz. Bu durumda da “Benim sitem masaüstünde çok güzel görünüyor, yeter” demek mümkün değil.

WordPress temanızın responsive (duyarlı) olması belki de işin en temel kriteri. Ancak responsive olmak yetmiyor. Küçük ekranlarda gezinmeyi kolaylaştıracak menü yapıları, yeterince büyük dokunmatik butonlar, hızlı yüklenen mobil sayfalar da öncelikli hususlar. AMP (Accelerated Mobile Pages) ile ilgili projeler bir dönem çok popülerdi; bazı siteler hâlâ kullanıyor. AMP, sayfaları minimum düzeyde HTML/CSS ile göstererek hızlandırır, ancak görselliği minimalize eder. Her siteye uygun mu? Tamamen site yapısına ve içerik stratejisine bağlı.

Mobil optimizasyonda, “above the fold” kavramı da önemlidir. Yani kullanıcının ilk gördüğü ekran kısmı hızlı yüklenmeli. Ekrana sığmayan kısımlar zaten kaydırılarak görüleceği için bir nebze daha geç yüklenebilir. Örneğin lazy load tekniğiyle resimleri sayfanın scroll edildiği anda yüklemek site hızı için gayet mantıklı bir çözümdür.

Anahtar Kelime Araştırması

Anahtar kelime araştırması, SEO’nun “ruhunu” ortaya koyan kısım diyebiliriz. Eğer hangi kelimelerle kullanıcıların arama yaptığını, hangi kelimelerin ne kadar rekabetçi olduğunu bilmezseniz, kör bir savaşa giriyorsunuz demektir. Bu noktada Google Keyword Planner, Semrush, Ahrefs, AnswerThePublic gibi araçlar devreye girer.

Kısa Kuyruk (Short-Tail) Anahtar Kelimeler

Arama hacmi yüksektir fakat rekabet genelde çok şiddetlidir. Örneğin “SEO” kelimesini düşünün. Bu kelimede sıralamaya girmek için devlerle yarışmanız gerekir.

Uzun Kuyruk (Long-Tail) Anahtar Kelimeler

Daha spesifik soruları veya ifadeleri yakalar. Örneğin “WordPress SEO ayarlarıyla hızlı index alma yöntemleri.” Daha az arama hacmine sahip olsa da hedef kitlenizin niyetini daha net yansıtır ve dönüşüm oranları genellikle daha yüksektir.

Anahtar kelimeleri içeriğinizde doğal bir şekilde kullanmak gerekir. Eskiden “keyword stuffing” denilen, metnin her tarafını anahtar kelime ile dolduran bir anlayış vardı. Arama motorları artık bu tarz spam yöntemleri cezalandırıyor. Yani her şeyin tadında olması lazım. Yeri gelince püf noktalı bir yemek tarifi gibi: Baharatı az tutarsanız lezzetsiz olur, çok tutarsanız tadı kaçar. Anahtar kelime optimizasyonu da tam bu ayardadır.

SEO Dostu İçerik Yazımı

İçerik üretmek, sadece “Kelime sayım 300 oldu mu, hadi yayınlayayım” şeklinde işlemiyor. Arama motorlarının ve kullanıcıların tam olarak neye ihtiyacı var, bu soruyu cevaplamanız gerekiyor. İnsanlar bir şeyler öğrenmek, eğlenmek veya bir sorunu çözmek için internette vakit geçirir. Siz de bu ihtiyaçları karşılayacak içerik sunarsanız, ödülü trafik ve dönüşüm olarak alırsınız.

Başlık ve Meta Açıklama: Arama sonuçlarında gözüken bu bölüm, kullanıcıyı çekmek için ilk fırsatınızdır. Başlıkta anahtar kelimeniz geçebilir; meta açıklamada kullanıcıyı ikna eden bir kısa özet verilir.

Okunabilirlik: Paragrafları çok uzun tutmamak, alt başlıklarla (H2, H3) bölerek içeriği düzenlemek, madde işaretleri veya numaralı listelerle içeriği renklendirmek okunabilirliği artırır.

Multimedya Kullanımı: Resim, video, infografik, tablolar gibi farklı içerik formları, ziyaretçinin sayfada kalma süresini artırabilir.

Dâhilî Link Verme: Kendi sitenizin içinde ilgili başka bir yazıya link vermek, hem kullanıcının başka içerikleri keşfetmesini sağlar hem de arama motorlarına site yapınızı daha iyi anlatır.

Dış Kaynak Kullanımı: Güvenilir, otoriter sitelere atıfta bulunmak (kaynak belirtmek) içeriğinizi daha profesyonel kılar.

Bir de şu gerçek var. İçerik yalnızca “metin” değildir. Görselleri alt metin (alt text) ile tarif etmek, videoları uygun etiketlerle eklemek de SEO’nun gizli güçlerindendir. Arama motorları resimlerinizi “okumak” için alt etiketlerine bakarlar. O yüzden “IMG_1234.jpg” yerine “kirmizi-topuklu-ayakkabi.jpg” şeklinde isimlendirme yapmak, alt metin olarak da “Kırmızı topuklu ayakkabı ürünü, %100 deri” gibi bir açıklama vermek sıralamalarda fark yaratır.

Meta Başlıklar ve Açıklamalar

Meta başlık (title tag), arama sonuç sayfasında ilk göze çarpan başlıktır. Meta açıklama (meta description) ise onun hemen altında görünen küçük özet cümleler. Arama motorları, meta açıklamaları doğrudan sıralama faktörü olarak göstermese bile, kullanıcı tıklamasını artırdığı için dolaylı yoldan SEO başarınıza etki eder. Tıklama oranınız (CTR) yükseldikçe, Google bu sayfanın arayanların ilgisini çektiğini düşünebilir ve sıralamanızı olumlu yönde etkileyebilir.

Başlık ve açıklama optimizasyonunda;

Uzunluk, genelde başlık 50-60 karakter, açıklama ise 150-160 karakteri geçmemeli. Fazlası kesilir.

Doğal Anahtar Kelime Kullanımı: Başlığın başına doğru bir anahtar kelime yerleştirmek geleneksel bir tekniktir, ancak aşırıya kaçmayın.

Eylem Çağrısı (CTA): Açıklamada “Keşfedin,” “Hemen Öğrenin,” “Tek Tıkla Satın Alın” gibi ifadeler, kullanıcıyı harekete geçirebilir.

Eskiden meta açıklamasını boş bırakan veya “Lorem ipsum…” gibi gelişi güzel dolduran çok site vardı. Bugün hâlâ bunlarla karşılaşmak mümkün. Bu tip durumlar “Kullanıcıya değer katmayan, otomatik yazı” sinyali verir. Eğer meta açıklamanız yoksa Google bazen sayfanın içeriğinden rastgele bir metin çekebiliyor ki çoğu zaman konuyu güzel özetleyemiyor. Bu da tıklanma oranını baltalar.

Kategori ve Etiketleri Akıllıca Kullanmak

WordPress’te kategori ve etiket sistemini yönetmek başlı başına bir strateji gerektirir. Bazı insanlar her yazı için beş altı kategori seçer, üstüne bir düzine de etiket ekler. Sonuç, karmaşa. Düşünün ki bir kitaplığı yönetiyorsunuz; aynı kitabı beş farklı rafa koymak hem kullanıcıyı hem kütüphane görevlisini (burada Google) zora sokar.

Kategoriler: Geniş kapsamlı, ana başlıklardır. Örneğin bir yemek tarifleri sitesinde “Tatlılar,” “Ana Yemekler,” “Çorbalar” gibi.

Etiketler: Daha spesifik konuları hedefler. Mesela “Balkabaklı Tatlı,” “Kestaneli Tarifler,” “Diyet Dostu” vb.

İçerik Düzeni: Her yazı bir veya iki kategoriye atanmalı. Etiketlerse gerçekten relevant konuları işaret etmeli.

SEO İçin Kategori/Etiket Sayfalarını Optimize Etme: Kategori ve etiket sayfalarına özel başlık, açıklama ve hatta kısa bir tanıtım paragrafı eklemek, bu sayfaların da sıralamalarda yer bulmasını sağlayabilir.

Kategori ve etiket yönetiminde en sık yapılan hata, aynı içeriği farklı kategoriler altında tekrar tekrar listeleyerek kopya içerik sinyali vermek. Yani “Bunu sakın yapmayın!” diyebileceğimiz cinsten bir durum. Arama motorları “Bu sayfanın orijinali hangisi?” diyerek kafa karışıklığı yaşayabilir. Ayrıca WordPress her etiket için bir arşiv sayfası oluşturur. Gereksiz etiket sayısının fazlalığı, 404 hataları, yinelenen içerik gibi problemlerle sonuçlanabilir. Dikkatli olmakta fayda var.

Dahili Bağlantı (Internal Linking) Stratejileri

İnternetin temelini linkler oluşturur. Dahili linkler ise sitenizin içinde sayfaları birbirine bağlayan köprülerdir. Arama motorları, site mimarinize bakarken hangi sayfaların önemli olduğunu bu linklerin yoğunluğuyla da anlayabilir.

Silo Yapısı: İçerikleri kategorilere ayırıp, her kategori içinde ilgili içeriklere birbirlerine link vermek. Örneğin “SEO Rehberleri” kategorisindeki yazılar, aynı kategorideki diğer yazılara link vermeli.

Anchor Text (Bağlantı Metni): Link verdiğiniz metin “tıkla” veya “buraya” gibi belirsiz kelimeler olmamalı. Örneğin “WordPress’te kalıcı bağlantı yapısı” bağlantı metni gayet açıklayıcıdır.

Yetim (Orphan) Sayfa Bırakmamak: Sitenizde bir yazı veya sayfa varsa, mutlaka bir başka sayfa içinden oraya link gidiyor olması tercih edilir. Aksi hâlde Googlebot o sayfaya ulaşmakta zorlanabilir.

Dahili linkler aynı zamanda kullanıcılara da rehberlik eder. Diyelim ki bir “WordPress’te SEO Eklentileri” yazısı okuyorsunuz, orada “Permalink ayarları” ile ilgili alt bir konu var. Bu konuyu detaylı işlediğiniz ayrı bir yazınız varsa, o yazıya link ekleyerek hem kullanıcı deneyimini artırırsınız hem de o alt konuyla ilgili Google’ın “Bu site gerçekten detaylı bilgi sunuyor” diye düşünmesini sağlarsınız. SEO aslında büyük ölçüde kullanıcıya değer katma meselesidir. Link yapısı da işte bu değeri görünür kılan araçlardan biridir.

Görsel Optimizasyonu

WordPress sitelerdeki bir başka kritik unsur: Görseller. Göze hitap etmesi için yerleştirdiğiniz her büyük boyutlu görsel, eğer optimizasyon yapılmamışsa site hızına çelme takar. Ayrıca arama motorları da görsel alt metinlerini (alt text) indexler, böylece Google Görseller üzerinden de trafik almanız mümkün olur. Bu yüzden görsel optimizasyonu önemli.

Dosya Adı: “IMG_12345.jpg” gibi jenerik bir isim yerine görseli açıklayan, anahtar kelime içerebilecek bir isim verin. Örnek: “yeni-sezon-erkek-bot.jpg”.

Alt Metin (Alt Text): Görselin ne olduğunu anlatır. Örneğin “Siyah deri erkek botları, su geçirmez tabanlı.”

Boyutlandırma: Site üzerinde görüntüleneceği max boyutu aşan bir resim yüklemeyin. 3000×2000 px’lik devasa bir fotoğrafı 600 px genişliğinde gösterecekseniz, boşuna yük bindirmiş olursunuz.

Sıkıştırma: Smush, Imagify gibi eklentilerle kalitesini fazla bozmadan boyutunu düşürebilirsiniz.

Lazy Loading: Kullanıcının ekranda görmediği görsellerin geç yüklenmesini sağlamak, özellikle uzun blog yazılarında sayfa hızına ciddi katkı sunar.

Bunları yaptığınızda hem sayfa hızınız hem de görsellerin SEO değeri artar. Görsel aramalarından da trafik çekmeyi hafife almayın. Bazı sektörlerde (moda, yiyecek, seyahat vb.) Google Görseller trafiği, normal arama sonuçlarından elde edilen trafiğe yakın rakamlara bile ulaşabiliyor.

SSL/HTTPS/HSTS Kullanımı ve Güvenlik

Güvenlik, sadece kullanıcı verilerini korumakla kalmaz, aynı zamanda SEO performansını da doğrudan etkiler. Google “HTTPS kullanan siteleri biraz daha yukarı çekerim” açıklamasını yıllar önce yaptı. Çünkü HTTPS, kullanıcı verilerini şifreleyen, saldırılara karşı önlem alan bir protokoldür. WordPress sitenizde bir SSL sertifikası etkinleştirmek için:

Hosting sağlayıcınıza başvurun, genelde Let’s Encrypt gibi ücretsiz SSL sertifikaları sunulur.

WordPress’te site adresinizi (URL) “https://” olarak güncelleyin.

Gerekirse “Really Simple SSL” gibi eklentilerle otomatik yönlendirmeleri (HTTP -> HTTPS) sağlayın.

Güvenlik önlemleri sadece SSL ile bitmiyor. Düzenli olarak çekirdek (core) WordPress güncellemelerini yapmak, tema ve eklentileri güncel tutmak, güçlü şifreler kullanmak, brute force saldırılarına karşı koruma eklentileri (Wordfence, iThemes Security gibi) kullanmak da gerekli. Güvenli olmayan bir site hack’lenirse, arama motorlarında “Bu site zararlı yazılım içeriyor” uyarısı alabilir ve ziyaretçi kaybı yaşarsınız. Zaten siteye girmeye çalışan kullanıcılar da “Bu site güvenilir değil” diyerek anında kaçar. Bu yüzden SEO’nun önemli bir bacağı da “güvenlik”tir.

404 Hataları ve Yönlendirmeler

Hiç eski bir linke tıklayıp “404 – Aradığınız sayfa bulunamadı” uyarısı almadınız mı? Sinir bozucu bir deneyim. Google da kullanıcı deneyimi bakımından bu tür hataları sevmez. WordPress’te 404 sayfalarını yönetmenin en iyi yolu, eğer ilgili içerik kalıcı olarak taşındıysa 301 yönlendirmesi yapmaktır. Böylece eski URL’ye gelen biri otomatik olarak yeni URL’ye gönderilir. Aynı şekilde Googlebot da “Bu sayfa taşınmış, yeni adres bu” mesajını alır ve indeksini günceller.

Redirection gibi bir eklenti, 404 hatalarını izler ve kolayca 301 yönlendirmesi oluşturmanıza izin verir.

Zombi Linkler: Eski, silinmiş içerikler, bozuk linkler sitenin içinde kalırsa zamanla “zombi linkler” oluşturur. Periyodik bir denetimle bu linkleri temizleyip yönlendirmek gerekir.

Yönlendirme Zinciri: Bir URL, başka bir URL’ye, o da başka bir URL’ye yönleniyorsa, “zincir” oluşur ve bu hem kullanıcı deneyimi hem de SEO için kötü bir durumdur. Direkt olarak ilk URL’den son URL’ye tek adımda yönlendirme yapmak en sağlıklı çözümdür.

404 sayfaları bazen yaratıcı bir tasarımla kullanıcıyı memnun da edebilir, fakat boşa giden trafik en nihayetinde SEO açısından kayıptır. Bu nedenle her zaman doğru yönlendirme yapmak en iyisidir. Yanlış sayfaya giden linkleri buldukça düzeltmeli veya “artık bu içerik yok” dediğiniz durumlarda 410 kodu (Gone) bile kullanılabiliyor.

Şema İşaretlemesi (Schema Markup)

Zengin arama sonuçları (rich results) elde etmek istiyorsanız, Schema.org destekli yapılandırılmış veriler kullanmalısınız. Örneğin bir e-ticaret sitesindeyseniz, ürünlerin fiyatı, stok bilgisi, kullanıcı puanı gibi verileri schema işaretlemesiyle Google’a sunarak, arama sonuçlarında yıldızlı veya fiyat etiketi olan snippet’lar elde edebilirsiniz. Bu tıklanma oranını ciddi oranda yükseltir.

WordPress’te schema işaretlemesi yapmanın birden çok yolu var.

  • Schema Pro veya SEOPress gibi eklentiler direkt olarak JSON-LD formatında veriyi ekleyebilir.
  • Rank Math veya Yoast SEO, temel schema işaretlemelerini (makale, blog yazısı, ürün, etkinlik vs.) otomatik ekler.
  • Manuel olarak tema dosyalarınıza JSON-LD kod parçacıkları ekleyebilirsiniz, ama bu biraz daha teknik bilgi ister.

Schema markup kullanmanın en önemli avantajı, arama motorlarının içeriğinizi daha iyi anlamasıdır. Bir otel rezervasyon sitesiyseniz, “otel” şeması, “konum” şeması gibi eklemeler yaparak Google’a “Benim sitemde şu bilgiler var, şu şekilde gruplandı” diyebilirsiniz. Google da bu verileri alıp kullanıcılara arama sonuçlarında çok daha zengin bilgiler sunabilir.

WordPress Güvenliği ve SEO

Güvenlik deyince SSL’den bahsetmiştik, ama kapsam daha geniş. Hatta “Güvenlik=SEO” gibi bir denklem de kurulabilir çünkü bir sitede güvenlik açığı varsa, SEO açısından sağlam kalması imkânsız. Saldırıya uğrayan bir site arama sonuçlarında spam içerik barındırıyor olarak görünebilir veya “zararlı site” olarak işaretlenebilir.

Güçlü Parolalar ve İki Faktörlü Kimlik Doğrulama (2FA): Basit bir parola, uzun uğraşlar sonucu hack’lenmeye davetiye çıkarır. 2FA kullanarak yönetici panelini ek korumaya alın.

Güncellemeler: WordPress sürümünüzü, tema ve eklentilerinizi güncel tutmazsanız, bilinen açıklara karşı savunmasız kalırsınız.

Yedekleme: Düzenli yedek almak, kötü senaryolara karşı sigortanızdır. Hackedan sonra geri dönmek için tek tıkla yedeği yüklemek hayat kurtarır.

Güvenlik Eklentileri: Wordfence, iThemes Security, Sucuri gibi eklentiler, zararlı trafiği engeller, dosya değişikliklerini izler, brute force saldırılarına karşı koruma sağlar.

Güvenlik problemlerine karşı savunmasız kalmak, site hızından tutun kullanıcı deneyimine, sonuç olarak da SEO’ya zarar verir. Çünkü hack’lenen sitelerde genellikle spam linkler, virüslü içerikler veya zararlı yönlendirmeler görülür. Google bu tür siteleri kara listeye bile alabilir. Bu yüzden güvenlik, önlenmesi gereken bir “yangın” meselesi gibidir. En baştan doğru önlemleri alarak asla o yangının çıkmasına izin vermemek en iyisi.

Yaygın Yapılan WordPress SEO Hataları

SEO bir maraton; zaman, emek ve sabır gerektiriyor. Fakat bu yolda yapılan bazı hatalar, uzun soluklu çabaları bir anda çöpe atabiliyor. İşte yaygın hatalardan bazıları:

Anahtar Kelime Doldurma (Keyword Stuffing): Artık çok net biçimde cezalandırılıyor. “WordPress SEO” diye bir yazı hazırlayıp aynı kelimeyi her satırda tekrar etmek spam olarak algılanır.

Takvim Tabanlı URL’ler: Yıllar önceye dayalı tarih içeren URL’ler (örnek: /2021/05/22/yazi-basligi) içeriğin güncelliğini azaltır gibi bir izlenim verir.

Gereksiz Eklentiler: WordPress’i onlarca eklentiyle şişirmek, sitenizi yavaşlatır ve güvenlik riskini artırır. Kullandıklarınızın bir amaca hizmet ettiğinden emin olun.

Güncelleme İhmali: Eklentileri, temayı ve WordPress çekirdeğini güncellememek, “hack beni” diye bağırmaktan farksızdır.

Uzun Paragraflar ve Düzensiz İçerik: SEO odaklı içerikte kullanıcı deneyimini hiçe saymak, bounce rate’i artırıp sıralamayı düşürür.

Kalitesiz Hosting: Ucuz diye seçilen kalitesiz hosting, hız sorunlarına ve downtime’lara sebep olur, bu da sıralamalarınıza darbe vurur.

Meta Etiketleri Boş Bırakmak: Başlık ve açıklama eklemeden içerik yayınlamak, büyük bir potansiyeli heba etmek demektir.

Yapılandırılmış Veri Kullanımını İhmal: Schema markup ile sağlanabilecek birçok rich snippet avantajından mahrum kalırsınız.

Dahili Link Vermemek: Yazılar birbirleriyle bağlantılı değilse, Google’ın site yapısını anlaması zorlaşır.

Tık Tuzağı Başlıklar: Tık almak için “Şoke olacaksınız!” gibi alakasız başlıklar atıp içerikte bu iddiayı karşılamamak, kullanıcıyı kandırmakla eşdeğerdir ve uzun vadede sıralamanızı baltalar.

Bu hatalardan kaçınmak, belki size zaman kazandırır veya kısa vadede çok büyük sıçramalar yaptırmaz, ama uzun vadede sıralamanızı sağlam bir temele oturtur.

2025 Yılı ve Sonrası WordPress SEO Trendleri

Hepimiz biliyoruz ki SEO sürekli değişen bir ekosistem. 2010’larda geçerli olan stratejiler bugün “spam” olarak algılanabiliyor. 2025 sonrası için öngörülen bazı trendler:

Yapay Zekâ Tabanlı İçerik Üretimi: GPT gibi modellerin gelişimiyle beraber “otomatik içerik” tartışmaları alevlendi. Arama motorları bir yana, insanlığın fikir dünyasının genişlemeyen bir havuzda tıkanıp kalması ihtimali, hepimizi endişelendiriyor. Zira yapay zeka, yapay olarak düşünmüyor; daha önce düşünülenleri bir dil modeli ile yeniden sıralıyor. Bu durumda, daha önce düşünülenler büyümediğinde, fikir de olduğu yerde dönüp duruyor olacak. Sonuç olarak, gelişiyoruz sanarken, yok oluyor da olabiliriz.

Sesli Arama (Voice Search): Akıllı hoparlörler, cep telefonları ve asistanlar (Siri, Google Assistant vb.) üzerinden yapılan sesli aramalar artıyor. “Hey Google, en yakındaki kebapçı nerede?” gibi sorulara uygun cevap sunan siteler önem kazanacak.

Uzun ve Kapsamlı İçerik: Kullanıcılar tek bir sayfada tüm sorularına yanıt arıyor. “Pillar content” denen kapsamlı rehberler, “konu otoritesi” inşa ederek Google’ın gözünde daha değerli görünebilir.

E-A-T Kriterinin Genişlemesi: Google, içeriğin kalitesini ve güvenilirliğini ölçmek için “Expertise, Authoritativeness, Trustworthiness” (Uzmanlık, Otorite, Güvenilirlik) kavramına daha çok önem verecek. WordPress’te yazar profillerini detaylandırmak, referanslar eklemek, uzman görüşleri sunmak bu noktada daha da değerli hale gelecek.

Veri Gizliliği ve Kullanıcı Deneyimi: Çerez politikaları, GDPR ve benzeri yasal düzenlemeler çerçevesinde kullanıcı deneyimi odaklı, şeffaf sayfalar oluşturmak SEO’nun bir parçası olacak. Artık kullanıcılar gizliliğine daha çok önem veriyor, Google da bunu bir sıralama faktörü olarak çeşitli sinyallerle değerlendirebilir.

Video İçeriğin Yükselişi: Yazıya ek olarak video içerikler de arama sonuçlarında öne çıkıyor. YouTube SEO ile WordPress SEO bağlantılı bir şekilde gelişiyor. Video yerleştirmeleri, alt metinler, transkriptler derken video içerikler de SEO’nun merkezine oturacak.

Google’ın Sıfırıncı Sıra (Featured Snippet) Hâkimiyeti: İnsanlar “hızlı cevaplar” istiyor. Google da snippet’lerle bunu veriyor. 2025 ve sonrasında bu yapı daha da çeşitlenebilir ve WordPress kullanıcıları “cevap kutusu” optimizasyonuna daha çok yoğunlaşacak.

Bu trendler, “SEO bitti, artık başka bir şeye geçiliyor” diyenlerin aksine, SEO’nun sürekli evrim geçiren bir alan olduğunu gösteriyor. WordPress’i bu gelişmelere göre uyarlamak, canlı bir kütle halinde onu beslemek gerekir.

WordPress SEO ciddi bir iştir

WordPress SEO, bir web sitesinin Google gibi arama motorlarındaki varlığını güçlendirmek isteyen herkes için adeta “alfabe” niteliğindedir. Tema seçiminden site hızına, içerik optimizasyonundan mobil uyumluluğa, güvenlikten schema işaretlemesine kadar uzanan devasa bir ekosistem. Bu süreçte bazen tabloya şöyle bir bakar “Bu kadar çok unsur var, nasıl yetişeceğim?” diye endişelenebilirsiniz. Fakat her bir aşama, bir puzzle parçası gibi yerine oturmaya başladığında sitenizin değeri katlanır.

SEO’da en önemli başarı faktörü, “kullanıcıya hakikaten bir şey katmak.” Teknik faktörler zaten temel gereklilikler; asıl sıçramayı sağlayan, özgün ve kaliteli içerikle bütünleşik bir site yapısıdır. Kullanıcı sorusunu en hızlı, en doğru şekilde cevaplamayı hedefleyin. Çerezlerden menü yapısına kadar her detayda kullanıcının memnuniyetini düşünün. Google da bunun karşılığını er ya da geç verir.

Artık WordPress üzerinde bir blog yazıyor, bir e-ticaret platformu yönetiyor veya kurumsal bir web sitesine sahipseniz, buraya kadar anlattığımız her başlık, size yeni kapılar açabilecek ipuçlarıyla dolu. Kolay değil, kabul. Fakat biraz azim, doğru planlama ve güncel SEO trendlerini takip etmek size yolun sonundaki büyük ödülü (yüksek sıralamalar, artan trafik ve dönüşümler) getirecektir.

Elbette bazı hatalar yapacaksınız; hepimiz zamanında yaptık. Kimimiz eklentileri fazla abarttı, kimimiz kategori/etiketleri şişirerek sitemizi bir etiket çöplüğüne dönüştürdü, kimimiz “nasıl olsa hız pek önemli değil” diyerek konuyu göz ardı etti. Ancak deneyimler gösteriyor ki bu hatalar düzeltildiğinde, site ciddi ivme kazanır. Tıpkı bir yarış arabasının aerodinamiği kötü olduğunda ufak dokunuşlarla rüzgâr direncinin azaltılması gibi, SEO alanında da ufak dokunuşlar bazen büyük farklar yaratır.

“SEO bir defa yapılıp köşeye çekileceğiniz bir şey değildir.” Tıpkı bir bahçenin bakıma ihtiyacı olması gibi sitenizin de sürekli bakıma ve güncellemeye ihtiyacı var. Yeni trendler, algoritma değişiklikleri, kullanıcı beklentileri, teknolojik gelişmeler… Hepsi SEO dünyasını her gün yeniden şekillendiriyor. Bugün ne kadar iyiysek, yarın bir o kadar daha iyi olabiliriz. Bu yolculuğa çıkmaya değmez mi?

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir