Hikaye anlatıcılığı neden önemli?

İçerik veya yazarlık konularını didiklediğimizde karşımıza her yerden, hikaye anlatıcılığı kavramı çıkıyor. Bugünlerde çok aranan kişiler, iyi hikaye anlatabilen veya yazan kimseler. İyi ama neden? Hedef kitlemiz çocuklar mı? Ya da kitleye masal mı anlatacağız? Pek mantıklı görünmüyorsa, okumaya devam edin.

Bir varmış, bir yokmuş…

Bir zamanlar diye başlayan hikaye anlatımlarından söz etmiyoruz elbette. Burada, anlatının içeriğinden çok tekniğinden söz ediyoruz. Bir anlatım çok farklı şekillerde yapılabilir ve kitleyi edinmek için kullanılacak en etkili yöntem, hikaye anlatıcılığı olarak biliniyor.

Kurumsal duruşumuz ne olacak?

Kurumsal duruşunuzu, uzaylılara sunmuyorsanız; yani hedef kitleniz insansa, ona hiçbir şey olmaz. Hikaye anlatımında da derinlikler vardır ve derdinizi çocuğa anlatır gibi anlatmadan da hikaye jargonu kullanabilirsiniz. Daha basit, etkili ve akılda kalan nutuklar atmak istemez misiniz?

İnsan doğasını kavrayalım

Çocukluğumuzda masalları severdik ve aslında bu büyüdüğümüzde de pek değişmedi. Hemen ispat edelim. Neyi izlemeyi seviyorsunuz? Belgeli haber programlarını mı yoksa sürükleyici hikayesi olan bir filmi veya diziyi mi?

Kendimizi kandırmayalım. Evet, “büyüdük ve artık hikayeleri umursamıyoruz” gibi davranıyor olabiliriz ama gerçek böyle değil. Kimse durup dururken bir tarih ders kitabını açıp okumuyor ama İlber Ortaylı tarih anlatırken, ağzımız açık dinliyoruz.

Gerçek budur. Bir anlatım ne kadar formal dilin dışına çıkmayı başarabilirse, o kadar etkilidir ve iddia ediyoruz; herhangi bir bilgi bu şekilde okuyucuya aktarılabilir. “Ben okumam” direnişinde en sert duvara sahip kimse dahi, sizi dinleyebilir.

İnsan böyledir…

Teknoloji değişti ama biz aynıyız

İnsan davranışları, kolay kolay değişmez. Genetik mi dersiniz ne dersiniz bilemeyiz ama uçan arabalar keşfedildiğinde de bizim sokak diline olan eğilimimiz değişmeyecek. Bu arada bu, kötü de değil. Neden gün içinde konuştuğumuz dille, bir yerlere yazarken kullandığımız dil değişsin ki?

Belki yazdıklarımız değişiyor ama söylediklerimiz değişmiyor.

Sesli aramalar resmi dille yapılmıyor

Diyelim Google’a veya ChatGPT’ye bir soru sormak istediniz. Bunu nasıl bir dil kullanarak yapıyorsunuz?

“Fihakika, binayenaleyh vesaire”…

Tabii ki hayır. Resmi dil kullanmaya zorlanmadığınız hiçbir ortamda bunu yapmazsınız. Gönül, arkadaşınıza sorarken nasıl konuşuyorsanız, öyle konuşmak ister ve öyle de yaparsınız.

Pekiyi bu sistemler bu dili anlar mı?

Öğreniyor…

Yapay zeka, bizi öğreniyor

Bugün SEO dünyasında yana döne hikaye anlatıcılığı konusunda uzman kimselerin aranıyor olmasının temel nedeni budur. İnsanların yaptıkları sorgular, hikaye anlatıcılarının ifadeleriyle örtüşüyor ve yapay zeka bu dili kullanan siteleri bulmak istiyor. Çünkü, bizler için çalışan bu yapılar, bizim sorularımızı anlamak ve onlara uygun cevaplar üretmek istiyor.

Google sesli arama sistemini önemsiyor. Aynı durum ChatGPT ve diğer araçlar için de geçerli. Bunun sebebi de belirttiğimiz gibi; insanın davranışlarıdır.

Doğal olarak bu şartlarda SEO uyumlu makale kavramı da değişti. Bugün SEO uyumu eşittir insan uyumu demek tam olarak doğru ifadedir. Aslında eskiden de öyleydi ama artık teknoloji insanı daha yakından anlayabiliyor olduğundan, ona uygun içerik çok daha önemli.

Hikaye anlatıcılığı, insan var oldukça var olacak

Bizler, robotlara dönüşüp hislerimizi ve ruhumuzu kaybetmedikçe hikayeleri seveceğiz. Sıcak metinleri ve anlatımları hep daha yakın bulacağız. Sonuç olarak bu anlatım tarzı zaten psikolojik olarak bizi kendine daha çok bağlayacak. Bugün ise pazarlama bakımından teknolojinin bizi zorunlu kıldığı bir durum daha söz konusu.

Anlattığımız gibi; makinelerin insanlarla eşlemeye çalışması sürecinde, hikaye anlatıcılığı çok büyük öneme sahip. Her ne kadar bu durum pek çok kaynakta açıkça ifade edilmiyor olsa da büyük öneme sahip. Özellikle sosyal medya gönderilerinde resmi dilden uzaklaşmak, hesapları başarıya götürüyor. Web siteleri için de durum hiç farklı değil.

Daha fazla hariçten gazel için bizi takip edin :)