COVID19, namı diğer Korona; dünya düzeninin adeta içinden geçti. Neler olduğunu anlamadan dünyanın tepe taklak olduğunu gördük ki, dünya savaşlarında dahi global boyutta, bu denli sarsıcı bir ekonomik ortam ortaya çıkmamıştı. Ekonomi uzmanları, 2020 veya hatta 2021 ve 22’nin bu sürecin yıkıntılarını toplamakla geçireceğimizi iddia ediyor ki, pandemi uzmanlarına göre henüz hiç bir şey geçmiş değil. Pekiyi bu durumda iş yerimizi nasıl ayakta tutacağız? İflas etmeden bu süreci atlatmanın bir yolu yok mu?

Sakin olalım ve şartları değerlendirelim

Corona virus; tüm dünyayı etkiledi. Yani içinde bulunduğumuz durum, sadece bizim yaşadığımız lokal bir kriz değil. Eğer bir sorun varsa, bu dünyanın sorunu. Ama aslında buna karantina ve alışkanlıkların virüs sebebi ile hızla değişmesinden sıyrılıp bir bakış yapmak daha doğru olur. Mesela işletmeniz yeni dünya düzenine hazır mıydı? Eğer siz zaten globalleşmiş dijital dünyanın parçası değilseniz, iki nesil geridesiniz demektir.

  1. Mevcut düzene hazır değildiniz
  2. Düzen virüs sebebiyle oldukça karmaşık bir hal aldı.

Pekiyi mevcut düzen neydi?

Yeni İş Dünyası

90’lar iletişimin hızlanması ve kolaylaşması ile tüm dünyanın tek bir parça gibi görünmeye başladığı yıllardı. Hepimiz yeni nesil araçları kullandık ve görsel materyali acımasızca sarf ederek pazarlama yaptık. İhracat yapar hale gelen şirketlerin yöneticileri business class seyahatler yaparak dünyanın çeşitli noktalarına uçtu ve bağlantılar yaptı. Siparişler telefon ve teleksle hızlı bir şekilde verildi süreç hızlı akıyor gibiydi, ta ki internet devrimi olana kadar.

İnternet, telefonları anlamsız hale getirdi ve bizim hızlı sandığımız süreçlerin aslında ne kadar sarih bir sistemin eseri olduğunu gördük. Müşteriye saniyeler içerisinde ulaşıp, dünyanın diğer ucuyla anlık görüşmeler yapabiliyor, ürün ve hizmetlerimizi kolayca pazarlayabiliyorduk. Bu 2000’ler boyunca yaygınlaşıp yoğunlaştı ve bu sistemin içerisinde yer alan firmalar, bugün dünyanın en büyük firmaları arasında yerini aldı.

Örneğin; 90’larda dünyanın en güçlü şirketleri, akaryakıt ve otomotiv gibi sektörlerin temsilcileri iken, 2000’lerde online alışverişin liderleri durumundaki Amazon gibi firmalar listenin telesine yerleşti. Amazon’u Çinli B2B devi Alibaba izliyor ki, Ebay ve diğer platformlar da listenin tepesinde. Dünyanın ilk 10 firmasına baktığımızda ise teknoloji bağlantılı sektörlerin dışında sadece bir firmayı görüyoruz. Liste ilaç şirketleri ve bağlı sektörlerle ilerliyor.

Ülkemizde Amazon2un izinden giden firmalar, ülke sıralamasında ön sıralarda olduğuna göre; yeni dünya düzeninin şeklini iyi-kötü anlayabiliyor olmalıyız. Ülkemizde örneğin; Doğuş Grubu; N11, Doğan Grubu; Hepsiburada, Boyner Grubu; Morhipo gibi girişimlerle sektördeki yerini aldı. Onlar gibi hemen her perakende sektörü temsilcisi, dijital dünyanın avantajlarını efektif şekilde kullanmak için çaba sarf ediyor.

Kaldı ki, aslında internet aslında sadece doğrudan satış noktasında değil, tutundurma ve marka bilinci oluşturma noktasında da önemli bir zemin. Fiziksel mağazanız olsa dahi, markanızın bilinir olması için onu geniş kitlelere duyurmanız gerekiyor. Örneğin; küçük bir sektörü ele alalım.

Sektörel E-ticaret

Müzik enstrümanları, İstanbul gibi dünyanın en büyük şehirlerinden birisinde dahi, kendisinden çok daha küçük Avrupa şehirlerinden daha seyrek miktarda satılır. Bunu kültürel nedenlere bağlayanlar olabilir ama durum aslında tam olarak böyle değildir. Sektör kar marjları düşük ve maliyetler yüksek olduğundan bir müzik mağazasına sahip olmak ve dahası onu işletmek oldukça zordur. Bu nedenle bu sektörde faaliyet gösteren firmalar kısıtlıdır.

Ancak dijital dünya ile tanışan satıcıların işleri muazzam ölçekte kolaylaşır. Mağaza maliyetleri, personel maliyetleri ve stok maliyetleri düşen işletmeci, daha kolay hareket edebilme imkanı bulur ve hiç satış yapmasa bile ek bir finansmana ihtiyaç duymaz. Bu nedenle online müzik aleti satışı; bugün sektör devi firmalar için dahi çok tercih edilen bir yöntem olarak bilinir. Bu noktada sayısı çok fazla olmasa da, sektörel dijital mağazalar da vardır.

Bu örneği, diğer sektörlere yaydığımız taktirde, aslında çok daha büyük hacimlerin söz konusu olabileceğini görebiliriz. Tabii yukarıda da değindiğimiz gibi konu; sadece e-ticaret değil. Pazarlamanın dönüşüm dışı fonksiyonlarına da dikkat çekmek gerekir. Örneğin; hizmet işletmeleri, satış yapmasalar dahi, potansiyel müşterilerine online olarak ulaşabilirler. Pekiyi siz bunun neresindesiniz?

Dijital Pazarlama Kazandırır

Sektör fark etmeksizin bugün dijital pazarlama araçlarını kullanmıyorsanız, yeni dünya düzeninde yok olmaya macbursunuz. Bunu çok iddialı biçimde dile getirebiliyoruz, çünkü şartlar değerlendirildiğinde, başka bir çıkarımda bulunulamaz. Eski yöntemlerle yapacağınız pazarlama etkinliklerine göz atarak iddiamızın içini dolduralım.

Kartvizit Bastırmak

Elbette kartvizitler hala kullanılıyor. Ama kaçımızın evinde veya ofisinde eskiden kullandığımız kartvizit ajandaları var? Cebinizden şu anda kaç tane kart vizit çıkar? Demek ki; artık kartvizitler eski etkisine sahip değil. O halde kendimizi daha efektif yöntemlerle potansiyel müşterilerimize ulaştırmamız daha uygun olur.

İlan ve Reklam

Gazete ilanları, dergi ilanları, insert ve broşürler kullanabilir, geniş kitlelere ulaşacağınızı düşünebilirsiniz. Peki bugün basılı yayınlar ne kadar okunuyor? 90’larda ulusal gazeteler milyonlarla ifade edilen rakamlarda okunurken, bugün yüzbin gibi bir rakam son derece yüksek sayılıyor. Aynı durum dergiler için de geçerli. İnsert ve broşürler ise zaten başlı başına bir pazarlama yanılgısıdır. Çevre kirliliği oluşturmak dışında bu reklam çalışmalarının etkisi son derece düşüktür. ve zaten hali hazırda mevcut yasalar kapsamında broşür dağıtımı da sınırlandırılmıştır. İzinsiz dağıtımı mümkün değildir, izin almak ise neredeyse imkansızdır.

Mağazacılık

Elbette mağaza satışları tarihin hiç bir döneminde bitmeyecek. Ama kabul etmek gerekiyor ki, bir mağazada satılan ürünün aynısını internette çok daha ucuza ve oturduğunuz yerden almak varken, mağazayı ziyaret etmezsiniz. Yani fiziksel mağazalar çok ciddi bir rakiple baş etmek durumundadır. Kimi satıcılar bu sorunu, hem fiziksel mağaza, hem de online mağaza sahibi olarak çözer ki, bu oldukça mantıklı bir yaklaşımdır.

Kitle İletişim Araçlarını Kullanmak

Çok büyük markalar, sahip oldukları dev bütçelerle, televizyon ve radyo gibi kitle iletişim araçlarında reklam yapabilirler. Ancak bunun etkisi eskiye göre zayıf olmakla birlikte, küçük ve orta ölçekli işletmeler için bu oldukça zor bir uygulamadır. Milyonlarla ifade edilen pazarlama bütçeleriniz yoksa, bu ortamlarda pazarlama yapamazsınız. Bu arada dev firmaların pazarlama bütçelerinin büyük kısmını artık kitle iletişim araçlarına değil, dijital medyaya kaydırdığını da buraya eklemek gerekir.

Pekiyi ne yapacağız?

Satışlarımızı Nasıl Arttırırız?

Günümüz koşullarında bir işletmenin ayakta durabilmesi için sahip olması gereken öncelikli pazarlama aracı, mutlak suretle dijital araçlardır. Yalnız bir noktaya temas etmek gerekir. Satışını yaptığınız ürün ya da hizmet her ne ise, onun en iyi formunu satıyor olmanız gerekir. Elinizde niteliksiz bir ürün ya da hizmet varsa, dünyanın en güçlü pazarlama enstrümanlarını kullanıyor olsanız da, kısa süre içerisinde tarihin tozlu sayfalarına gömülürsünüz. Yani iyi ürün ya da hizmet satılabilir. Aksi halde dijital pazarlama veya başka bir araç size hiç bir şey vaat etmez.

Dijital ortamda satış yapabilmek, gelen müşteri sayısını yükseltmek, pazar hakimiyeti elde etmek ve marka bilinirliğini arttırmak için sahip olmamız gereken ensrtümanlar başlıca;

  • Web Sitesi
  • Sosyal Medya Araçları
  • Video Platformları (Online televizyonlar vb.)
  • Sanal Gazeteler
  • Kişisel, kurumsal ve sektörel bloglar
  • Sektör Portalları
  • Pazaryeri Platformları

şeklinde sıralanır.

Ancak elbette bütün bunları ne şekilde kullanacağınızı belirlemek için bir stratejiye ihtiyaç duyacaksınız. Zira gelişigüzel hepsinden veya ekonomik olan bir kısmında faydalanmak şeklinde bir girişim etkili olmaz. Ayrıca bu uygulamaların içerisinde kendi alt detayları söz konusudur. Örneğin; bir web sitesine sahip olmak; sizi bir kartvizit sahibi yapar. Ama o web sitesini kitlelere ulaştıramazsanız, ona sahip olmanın bir anlamı yoktur. Bu nedenle web sitenizin arama motorlarında görünür olmasını sağlamanız gerekir ki, bunun için SEO hizmeti almanız gerekir.

SEO nedir?

Arama motorlarında yapılan aramalarda, sitenizin ilgili kelimelerinda ön sıralarda yer almanız için gerçekleşen uygulamalara arama motoru optimizazyonu denir. Bu oldukça karmaşık uygulamaları içeren dijital pazarlamanın en kapsamlı unsurudur. İçerik geliştirme ve diğer tüm dijital pazarlama araçlarının efektif biçimde kullanılması sonucunda verim elde edilir ki, bu işlemlerin uzmanlar tarafından yapılması gerekir. Kulaktan duyma veriler ve internetten edineceğiniz sorumluluğu bulunmayan beyanlar sizi doğru sonuçlara götürmez.

Evet SEO pahalı bir uygulamadır. Ucuz SEO ise son derece tehlikelidir. Yapacağınız tüm yatırımın tamamen zayi olmasına sebep olmamak için dikkatli seçim yapmanız çok önemlidir.

SEO ve Diğer Pazarlama Araçları Bizi Kurtarır mı?

Eğer nitelikli ürün ve hizmetler satıyorsak, ya da kaliteli bir firma profilini dünyaya duyuracaksak, SEO ve diğer pazarlama fonksiyonları bizi kesin olarak rakiplerimizin önüne taşır. Bu uygulamaların bizi batmak gibi istenmeyen bir durumdan kurtarması ise garanti edilemez. Bulunduğumuz sektör, piyasanın genel durumu gibi faktörler önemli değişkenlerdir ve şartları değiştirebilir.

Ancak burada genel olarak Dijital Pazarlama, SEO ve içerik pazarlaması gibi unsurların, maliyetleri nedeniyle en doğru seçimler olacağını söylemek gerekir. Bir diğer ve aslında en önemli vurgu ise; “ya bu yolu seçeriz, ya da şartları kabulleniriz” şeklinde yapılabilir…